Orofarenks boğazın hemen arkasındaki boşluktur. Orofarenks dil kökü, yumuşak damak, bademcik (tonsil) bölgesi ve arka faringeal duvar (yutak) bölgelerinin birleşiminden oluşur. Bu bölgenin konuşma, yutma, nefes alma ve mikroplara karşı vücudu koruma gibi görevleri bulunmaktadır. Bu bölgelerin herhangi birinde oluşan kansere orofarenks kanseri denir. Diğer kanserlere göre daha az görülürler. Ancak son zamanlarda 40-50’li yaşlarda daha sık görülmeye başlamıştır. Erkeklerde daha sık görülür. Sigara ve aşırı alkol kullanımı kanserin nedeni olarak suçlanmaktadır. Bu bölge kanserlerinin önemi oluştuğu yerde yeniden oluşma ihtimalinin daha sık olması ve erken evrede çevreye ve uzak organlara yayılabilme yeteneğidir.
Orofarenks kanserinin belirtileri nelerdir?
Ağızın arka kısmında bulunan ve iyileşmeyen beyaz ya da kırmızı leke veya sertlik; yutkunma sırasında ya da dil hareketleriyle oluşan ve sıklıkla kulağa vuran ağrı; diş protezinin yerine oturmaması, boyun bölgesinde uzun süredir bulunan ve en büyük çapı 1 cm’den büyük olan bir veya daha fazla kitle; inatçı öksürük ve tükürükle kan gelmesi; ağızda pis koku, yutma güçlüğü, iştah azalması ve kilo kaybı gibi belirtiler bu hastalarda görülebilir.
Orofarenks kanserinin tanısı nasıl konur?
Yukarıda tarif edildiği gibi uzun süredir ağız içinde geçmeyen yara ya da beyaz bir leke görüldüğü zaman mutlaka bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Duruma göre doktorunuz o bölgeyi görerek ve elleri ile muayene ederek kitlenin boyutlarını ve özelliklerini inceler. Kesin tanı o bölgeyi lokal olarak uyuşturarak alınan biyopsi (doku parçası)’nin patolog tarafından incelenmesi ile konulur.
Biyopsi sonrası hastalığın yayılımının değerlendirilmesi çok önemlidir. Bu nedenle çeşitli radyolojik tetkiler yapılmaktadır. Bunlar arasında boyun ultrasonografik incelemesi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme sayılabilir.
Orofarenks kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
Bu kanserlerin tedavisinde KBB uzmanı, medikal onkolog ve radyasyon onkologları beraber çalışmaktadır. Her kanser türünde olduğu gibi bu kanserlerde de erken evrede sonuçlar çok yüz güldürücüdür. Küçük boyutlu tümörler cerrahi olarak ya da lazer gibi özel tekniklerle çıkarılarak tedavi edilebilirler. Ancak ileri evre, büyük ve boyundaki dokulara da ilerlemiş tümörlerde hastanın ve hastalığın durumuna göre cerrahi olarak bu yapıların çıkarılması gerekmektedir. Bu daha kapsamlı ve büyük ameliyatta amaç tümörün etrafındaki belli bir miktar sağlam doku ve boyundaki lenf dokuları ile birlikte çıkarılmasıdır. Böylece kanserin ilerlemesinin önüne geçilmiş olunur. Ameliyat sırasında cerrahinin boyutuna göre hastanın nefes almasını sağlamak amacı ile geçici veya kalıcı olarak hastanın boyun bölgesine nefes deliği (trakeotomi) açılabilir. Ayrıca ameliyat sonrasında hastanın rahat beslenmesi amacı ile burundan mideye uzanan bir tüp yerleştirilebilir. Bu iki tüp hasta ameliyat sonrasında rahat nefes almaya ve yemek yemeğe başladıktan sonra çıkarılır.
İleri evre kanserlerde ameliyat sonrası radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemleri hastanın durumuna ve tümörün yayılımına göre kullanılabilinir.
Her kanserde olduğu gibi orofarenks kanserlerinde de erken evrede tanı hayat kurtarıcıdır. Hastalığın çevresindeki dokulara ve diğer organlara sık ve kolay yayılabilmesi nedeni ile ağız ve çevresindeki her yara, beyaz leke, sertlik ya da düzensizlik mutlaka bir KBB uzmanınca incelenmelidir.
Doç. Dr. Ömer Necati Develioğlu