Yeni doğan işitme taraması
Sözlü iletişimin temeli konuşma ve dil gelişimidir. İyi bir sözlü iletişim için kişinin zihinsel ve sosyal anlamda akranlarına paralel gelişmesi gerekir. Bu noktada en önemli unsur tam ve eksiksiz çalışan bir işitme sistemidir. Sistemin alıcısı kulak işlemleyicisi – anlamlandırıcısı ise beyindir. Arada uzanan işitme sinirinde devamlılık anlamında bütünlük gözlense de bazı hastalıklarda kişide işitme, dil ve konuşma bozukluklarına yol açabilecek bazı sinir iletim bozuklukları rapor edilmiştir. Dolayısıyla sistemi alıcı organ, iletim yolları ve işlemleyici olarak ayrı ayrı test etme ihtiyacı doğmuştur.
Konuşma seslerinin her biri belirli frekans yani ses tınısı özelliklerine sahiptir. Frekans sesin bir özelliğidir. Aynı zamanda tüm işitme sistemi sesleri frekans frekans seçerek algılayabilme, taşıyabilme ve anlamlandırabilme özelliğine sahiptir. Dolayısıyla sistemde her hangi bir frekansı veya frekans bölgesini etkileyen hastalık doğrudan kişinin o sesleri, harfleri algılamasını bozabileceği gibi gelişmekte olan, dil öğrenmekte olan bir çocuk için de o seslerin doğru telaffuzunun öğrenilememesine neden olabilecektir. Dil gelişimi sürecinde erken müdahale edildiğinde işitme kaybının derecesine göre çocuk uygun cihaz ve eğitimlerle desteklenirse yaşıtları ile aynı zeka, okul başarısı, dil ve konuşma becerilerini geliştirebilir. Bu noktada ne kadar erken rehabilitasyon sağlanırsa süreç o kadar başarılı yönetilir.
Yeni doğan işitme taraması programının amacı nedir?
Yeni doğan işitme taraması programını temel amacı ülkemizde her yıl doğan işitme kayıplı bebeklerin tanısının erken konması ve rehabilitasyonunun sağlanmasıdır. Ülkemizde her yıl yaklaşık 2500 çocuğun doğumsal işitme kaybı ile dünyaya geldiği bildirilmektedir. Bu verilere ulusal işitme taraması programı sayesinde ulaşabilmekteyiz. Ülkemizde 90’ lı yıllarda Marmara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’ nin öncülüğünde başlayan işitme tarama programları 2004 yılında ulusal özellik kazanmıştır. Ulusal tarama programımız düzenli olarak bilimsel gelişmeler çerçevesinde kendini güncellemektedir. En son 2014 Eylül ayında yayınlanan genelge ile güncellemeler tamamlanmış, işitme taraması yapılan merkezler tarama merkezi ve referans merkez olarak iki başlık altında toplanmıştır. İşitme taramasında otoakustikemisyon (OAE) ve işitsel beyin sapı refleks testleri(ABR veya BERA) kullanılır. Tarama merkezlerinin donanımına göre sadece OAE ve/veya ABR ile tarama yapılabilmektedir. Kalan bebekler referans merkeze sevk edilmektedir. İşitme engelli bebeklerin ilk 1 aylık dönemde tüm tarama testlerinin tamamlanmış olması, tercihen üç aylık olmadan önce referans merkezde değerlendirlmesi ve kesin tanının konması ve bebek altı aylık olmadan işitme cihazı uygulanması gerekmektedir.
Yenidoğan her bebek taburculuktan önce bu testlere tabii tutulmalıdır. Bu testlerden geçmemesi durumunda “kaldı-refer” şeklinde yönlendirilerek önce Kulak Burun Boğaz muayenesine, ardından 1 hafta içinde tekrar aynı testlere (OAE) tabii tutulmalıdır. Bu zaman içerisinde doğumdan sonra kulak içerisinde kalabilen çeşitli salgılar kendiliğinden temizlenebilmektedir. Testlerden geçen bebek ”geçti” olarak raporlanır. Ek tetkike gerek yoktur. İkinci OAE testinden de geçemeyen bebekler ABR testi yapılması için ABR cihazı varsa kendi merkezine yoksa ABR olan tarama yapılan merkezine yönlendirilecektir. Test bilgilerinin sisteme girilmesi sonrası sistem otomatik olarak sonucu “Sağlam”, “Takip” veya “Sevk” olarak belirleyecektir. Tarama ABR testinden sonra bebek geçerse tarama testlerinden “Sağlam” olarak raporlanır. Kalması durumunda referans merkeze otomatik olarak sevk edilir.
Taramadan geçen bebekler için bakanlığın önerdiği bilgilendirme içeriği şöyledir: “Bebeğiniz uyguladığımız işitme taraması testlerinden geçti, bu haliyle işitmesinin normal olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bebeğinizde bu testler uygulandıktan sonra ortaya çıkabilecek işitme kayıplarını yakalaması beklenmemektedir. Bebeğiniz ilerde menenjit, ağır üst solunum yolu enfeksiyonu, ateşli havale gibi olumsuz faktörlerle karşılaşırsa, işitmesi etkilenebilir. Ayrıca konuşma gelişimi, yaşından çok geri seyrederse de işitme testinin tekrar edilmesini talep etmeniz gerekir. Bu nedenlerle, ilerde ortaya çıkabilecek çeşitli işitme kayıplarına ilişkin size sunduğumuz bilgilendirme broşürünü saklamanızı, belirtilen dil gelişim aşamalarını ve ortaya çıkabilecek risk faktörlerini dikkate almanızı öneririz. Eğer bu aşamalardan herhangi birinde aksayan bir nokta olursa ayrıntılı işitme testleri için ekli listede yer alan referans merkezlerden biri ile iritibata geçebilirsiniz”.
Taramadan kalan bebekler için bakanlığın önerdiği bilgilendirme içeriği şöyledir: “Bebeğinizde işitme taraması testlerini uyguladık. Bebeğinizin işitmesinin normal olduğunu kesinleştirmek isterdik, fakat bilemediğimiz bir nedenle bebeğiniz uyguladığımız işitme taraması testlerinden geçemedi. Sizi bebeğinizin işitmesinin daha ayrıntılı olarak test edilebileceği bir merkeze sevk etmemiz gerekiyor. Orada sizin bebeğinize daha ayrıntılı testler yapılarak doyurucu sonuç verilecektir”.
Bu testler bebeğe herhangi bir zararı olmayan birlikte uygulandığında işitme sistemini tamamen değerlendiren testlerdir. Veriler ulusal yüksek güvenlikli bir veri tabanında depolanır. Kaçaklar gebe takip sistemi sayesinde erken tespit edilir. Tarama kaydı bulunmayan bebeklerin velileri aile hekimliği organizasyonu bünyesinde tespit edilerek çeşitli yasal yaptırımlarla teste davet edilir.
Testler esnasında bebeğin uyuması tercih edilir. Teste getirmeden hafif aç ve uykusuz bırakılırsa test daha konforla uygulanabilmektedir. Risk faktörü taşıyan bebekler doğrudan işitsel beyin sapı refleks testine (ABR veya BERA) tabii tutulmalıdır. Bu riskfaktörüne sahip bebeklerin daha yüksek oranda işitme kaybı riski taşıdığı bilinmektedir. Bu risk faktörleri ailede kalıtsal işitme kaybı öyküsü, gebelikte enfeksiyon geçirilmiş olması (Toksoplasma, CMV, Rubella-Kızamıkçık, sifiliz-frengi, herpes…), baş ve yüz anomalileri, 1500 gramdan düşük doğum ağırlığı, yenidoğan sarılığı, menejit, üç günden fazla ototoksik ilaç kullanımı, bebeğin doğumdan sonraki Apgar skorunun düşüklüğü, mekanik ventilasyon ihtiyacı doğuran solunum yetmezliği veya yoğun bakımda 2 günden uzun süre kalmış olmak, çoğul gebeliktir
İşitsel beyin sapı refleks testleri (ABR veya BERA) testi için bebeğin önceden uykusuz bırakılması önerilir. Testi uygulayacak laboratuar aileye test öncesi test saatine ve test yapılacak bebeğin yaşına göre uygun açlık süresi hakkında bilgi verir. Genellikle dışarıdan ilaç verilerek uyutulması tercih edilmese de doktor gözetiminde sakinleştirici etkiye sahip bazı ilaçlar ağızdan uygulanabimektedir.
Referans merkezdeki işlemlerden sonra sağlam bebek akranlarına paralel dil konuşma becerilerini geliştiriyor mu diye bilinçli bir şekilde takip edilmeli, gerilik şüphesi durumunda tekrar kulak burun boğaz muayenesine tabii tutulmalıdır.
Op.Dr.Pelin Yiğider