Kanser Hastalarında (Baş Boyun Kanserleri) Beslenme
Baş-boyun kanserine sahip hastalarının %60 ‘ından fazlası tanı anında beslenme yetersizliğinde olabilmektedir. Baş-boyun kanserli hastaların kilo kaybı ve beslenme yetersizliği genellikle yemek alımındaki sorunlardan kaynaklanır. Bunun yanında metabolik değişiklikler fiziksel ve psikolojik faktörler de beslenme yetersizliğine katkıda bulunur. Baş boyun kanserli hastaların tedavisi de yemek yemeyi kısıtlayabilmekte; beslenme yetersizliğinin ve buna bağlı iyileşme sorunlarının artmasına neden olabilmektedir.
Cerrahi öncesi ve sonrası beslenme desteği
Bilimsel çalışmalar perioperatif beslenme desteğinin hastalık süresini ve hastalığa bağlı ölümleri azalttığını göstermiştir. Beslenme desteğinin etkili olabilmesi için operasyondan 7-15 gün önce başlanması gerekmektedir. Sindirim sistemi yoluyla beslenme desteği damar yolu ile verilen destek kadar etkilidir ve kullanılabilir sindirim sistemi varlığında ilk tercih edilmesi gereken yoldur.
Yine bilimsel çalışmalar göstermiştir ki; baş-boyun kanserli hastaların beslenme desteği kemoterapi ve radyoterapi esnasında yaşanabilecek sorunlara karşı da hasta direncini artırmaktadır.
Beslenme Değerlendirmesi:
Her baş-boyun kanserli hasta tedavi öncesi gıda alımı açısından değerlendirilmeli, kilo kaybı varlığına veya tedavi esnasında gelişebilecek kilo kaybına özellikle dikkat edilmelidir. Bu nedenle baş-boyun kanserli hastalar hastalıkları ve tedavileri boyunca bir diyetisyenden yardım almalıdır.
Kilo kaybınız var mı?
Normal vücut ağırlığının %10’undan fazlasının istemsiz olarak kaybı klinik olarak önemlidir ve beslenme desteği gerektirir.
Herhangi bir yemek yeme probleminiz var mı?:
Yemek yeme güçlüğü iştah kaybından kaynaklanabileceği gibi özellikle baş-boyun kanserli hastalarda çiğneme ve yutma zorluklarından da kaynaklanabilir.
Bu bağlamda hastalar kendi yemek yeme durumlarını izlemeli ve 24 saatten fazla yemek yiyememe problemi olan baş-boyun kanserli bir hasta diyetisyen tavsiyesi almalıdır.
Beslenme gereklilikleri:
Kanser hastaları gerek hastalıkları gerek cerrahi travma gerekse radyoterapi ve/veya kemoterapinin etkisi ile artmış enerji ihtiyacı içindedirler. Buna ek olarak tedavi esnasında karşılaşılan ek problemler de diyetisyen tarafından değerlendirilerek bireye özgü beslenme desteği verilmelidir.
Uygun bir diyet nitrojen dengesini sağlayan, gerekli enerji, sıvı, vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayan içerikte olmalıdır.
Beslenme desteği yöntemleri:
Ağız yolu ile beslenme: Yeterli miktarda gıda ve sıvıyı güvenli bir şekilde yutabilen hastalar ağız yolu ile beslenirler. Aspirasyon( akciğerlere gıda kaçması) riski olan hastalar güvenli yutmanın sağlanabilmesi için konuşma ve yutma patologları tarafından izlenmeli ve rehabilite edilmelidir. Buna ek olarak diyetisyenler aşağıdaki tavsiyelerde bulunabilir;
- Uygun gıda ve kıvamın seçimi
- Gıda zenginleştirme; enerji veya proteinin artırılması
- Enerji, sıvı, mineral, vitamin miktarının yeterliliği
- Uygun beslenme takviyesinin eklenmesi
Tüp ile beslenme:
Genellikle aşağıdaki durumlarda gereklidir;
1. Yutma güçlüğü olan hastalar;
2. Ciddi ağız içi ve yemek borusu yarası olan hastalar;
3. Akciğere yemek kaçma riski altındaki hastalar;
4. Ameliyat sonrası dönemden ağızdan gıda alımı uygun olmayan hastalar;
5. Yutabilen ancak yeterli gıda alamayan hastalar.
Tüp ile besleme metotları:
Nazogastrik tüp: Görece kısa olan beslenme problemlerinin çözülmesinde kullanılır ve 4 haftayı geçmez. Burundan mideye yerleştirilen ince bir tüp ile sağlanır. Tüpün yanlışlıkla akciğere yerleştirilmesi özellikle çocuk hastalarda çok ciddi aspirasyona neden olabileceğinden tüp yerleştirildikten sonra midede olduğu mutlaka kontrol edilmelidir.
Trakeo-özafagial tüp ile beslenme: cerrahi sonrası konuşma rehabilitasyonu için valf yerleştirilecek olan hastalarda yemek borusu ile soluk borusu arasındaki duvarda oluşturulan delikten yerleştirilen tüp ile beslenme sağlanabilir. Bu yöntem ayrıca cerrahi sahanın üst kısmının ve burunun tüpten ve beraberindeki bakterilerden olumsuz etkilenmesini engellemiş olur.
Gastrostomi tüpü ile beslenme: 3-4 haftadan daha uzun süre sonra ağızdan beslenmeye geçileceği öngörülen hastalar için daha uygundur. Genellikle dilin tamamının alındığı hastalar, gırtlağın bir kısmının alındığı ve ciddi aspirasyon riski altındaki hastalar, radyoterapi süresi uzun olan hastalarda uygulanır. Gastrostomi tüpü estetik olarak daha kabul edilebilirdir ve uzun dönem kullanıma nazogastrik tüpten daha uygundur.
Gastrostomi tüpü cerrahi, radyolojik ve sıklıkla endoskopik olarak mideye yerleştirilen ve karın cildine sabitlenen bir beslenme tüpüdür.
Jejunostomi tüpü ile beslenme: Genellikle üst sindirim sistemi cerrahisi geçirenlerde veya gastrostomi tüpü yerleştirmenin uygun olmayacağı hastalarda kullanılır. Cerrahi olarak incebağırsakların ikinci bölümüne yerleştirilen ve cilde sabitlene bir beslenme tüpü ile beslenme sağlanır. Bu yöntem genellikle beslenme pompası ile devamlı beslenmeyi gerektirir.
Yardımcı beslenme yöntemleri uygulanan hastalarda özel mamalar kullanılmaktadır. Bu mamalar hastaların protein ve enerji ihtiyacına göre seçilmekte ve beslenme torbası, şırınga veya beslenme pompası ile uygulanmaktadır.
Tüp ile beslenme desteği verilen hastaların takibi:
Beslenme desteği verilen hastalar düzenli şekilde takip edilmelidir. Hastadaki iyi veya kötü yöndeki değişiklikler beslenme rejim ve yönteminde değişiklik gerektirebileceğinden bu takip önemlidir. Takip sıklığı hastadan hastaya değişmekle birlikte burada önemli olan hastaneden çıkarıldıktan sonra da takibin devamının sağlanabilmesidir. Hastaların takibinde dikkat edilmesi gerekenler; vücut ağırlığı, kan üre ve elektrolit seviyesi, tam kan sayımı, mamaya uyum, bulantı, şişkinlik, bağırsak patolojileri, alınan mama miktarı, tüp bakımı ve özellikle gastrostomi ve jejunostomi hastalarında tüp çevresi cilt bakımıdır.
Tüp ile beslenme esnasında yaşanabilecek olumsuzluklar: Tüp ile beslenme esnasında hastaya, verilen diğer tedavilere ve kullanılan mamaya bağlı bir takım olumsuzluklar görülebilir. En sık görülen olumsuzluklar ishal, kabızlık, şişkinlik, bulantı ve aspirasyondur. Bu olumsuzlukların birçok nedeni olabileceğinden doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Uzun süre beslenme desteği gereken hastalar, hasta yakınlarına tüp bakımı ve tüp ile besleme yöntemi öğretildikten sonra taburcu edilebilir ve uygun aralıklarla takip edilmek kaydı ile evde beslenme desteği verilebilir.
Damar yolu ile beslenme desteği verilmesi: Damar yolu ile besleme ancak sindirim siteminin kullanılamadığı durumlarda başvurulabilecek bir yöntemdir. İnfeksiyon riski ve metabolik bozukluk riski daha yüksek olduğundan yakın takip gerektirir. Sindirim sistemi genellikle kullanılabilir olduğundan baş-boyun kanserli hastalarda nadiren uygulanır. Doktor gözetiminde ve/veya hastane şartlarında uygulanmalıdır.
Gerek hastanede gerekse evde beslenme desteği verilen hastada ağız yolu ile yeterli sıvı ve katı gıda alımı olduğu görüldükten sonra beslenme desteği kesilmelidir. Ağız yolu ile beslenmenin azar azar artırıldığı ve konuşma ve yutma rehabilitasyonu gerektiren hastalarda beslenme desteğinin erken sonlandırılması doğru değildir.
Op.Dr.Selçuk Güneş