Siyalendoskopi tükürük bezi kanallarına ait hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan ve son 20 yılda dünyada giderek popüler olan bir yöntemidir. Ülkemizde ise son dönemde bu yöntemin uygulandığı merkezler artsa da halen siyalendoskopi oldukça az sayıda hekim tarafından uygulanmaktadır.
Siyalendoskopinin temel uygulama alanı tükürük bezlerindeki tekrar edici şişmeleridir. Bu yöntemde çok ince, yarı-sert endoskoplar ve kamera kullanılarak tükürük bezleri kanallarının ağza açıldığı deliklerden girilip kanallar değerlendirilir. Tanısal endoskopi lokal anestezi ile yapılabilse de tedavi edici siyalendoskopide çoğunlukla genel anestezi tercih edilmektedir. Burada en sık rastlanılan patolojiler taşlar ve kanal darlıklarıdır. Uygun olan taşlar basketler ve bazı başka aletler yardımıyla çıkarılabilmektedir. Boyutları 4-8mm arası olan taşlar önce lazer yardımıyla parçalanabilir, ardından söz konusu parçalar basketlerle temizlenebilir. Daha büyük taşlarda ise siyalendoskopi açık cerrahi yöntemlerle birlikte uygulanabilir. Yine bu yöntem kullanılarak, daha çok parotis bezinde karşımıza çıkan darlıkların tanı ve tedavisi mümkündür.
Siyalendoskopi uygulanmadan önce özellikle çene altı tükürük bezindeki taşlar eğer kanalın ağzına yakın değilse klasik olarak tükürük bezi feda edilmekte, yani bez ameliyatla çıkarılmaktaydı. Günümüzde siyalendoskopinin yaygınlaşmasıyla, taş nedeniyle feda edilen çene altı tükürük bezi sayısının giderek azalması beklenmektedir. Parotis bezindeki taşlar ise daha zor bir durum yaratmaktadır. Çünkü taşlar nedeniyle ortaya çıkabilen bezdeki enfeksiyon, enflamasyon ve yapışıklıklar, parotis cerrahisini özellikle yüz felci açısından daha riskli kılmaktadır. Söz konusu taşlar siyalendoskopi ile çıkarılabilirse, hastanın maruz kaldığı riskler en aza indirilmiş olur.
Akut tükürük bezi enfeksiyonu geçiren hastada siyalendoskopi hemen uygulanamaz. Öncelikle 10 gün kadar ilaç tedavisi uygulanır ve enfeksiyonun başlangıcından itibaren en az 3 hafta sonra siyalendoskopi yapılabilir.
İşlem sonrası tükürük bezi kanalının ağzına ince bir stent yerleştirilebilir, bu stent 2-3 hafta kadar yerinde bırakılır, ancak bazen söz konusu stent daha önce kendiliğinden düşebilir. Siyalendoskopi sonrası antibiyotikler ve antienflamatuvar ilaçlar kullanılır. Hastanın bol su tüketmesi ve limon gibi tükürük bezi salgısını kamçılayan ajanlardan 3 hafta kadar uzak durması önemlidir.
Sonuç olarak siyalendoskopi, uygun vakalarda özellikle tükürük bezi taşları ve kanal darlıklarının tanı ve tedavisinde klasik cerrahi yöntemlerin önemli bir alternatifidir. Bu yöntemin gereğinde diğer yöntemlerle birlikte kullanılması mümkündür.
Doç. Dr. M. Güven GÜVENÇ