Koku duyusu çevremizi algılamamızı sağlayan 5 duyumuzdan biridir. Koku duyusu insanın diğer insanlarla, kendisiyle, doğadaki diğer canlılarla ve cansız ortamlarla temel ilişkilerini düzenleyen araçlardandır. İnsanlarda beynin üst merkezlerinin gelişimi ile birlikte davranışlarımızı düzenlemede koku duyusu diğer hayvanlara göre daha az etkili olsa da hala önemli bir rol oynamaktadır. Öyle ki koku duyusu insanın anne karnında en önce gelişen duyusudur. Bebek doğduğu zaman da anne kokusunu diğer kokulardan ayırt edebilir. Koku duyusunun bir diğer ayırtedici özelliği beyinde talamusa uğramadan direkt olarak ilgili kortikal merkeze giden tek duyu olmasıdır. Talamus vucuda gelen çeşitli uyaranlara karşı bir filtre görevi yapar. Koku hariç tüm duyusal uyaranlar için bir ara istasyon olan talamusun koku duyusunda filtre görevi yapmaması kokuya verilen yanıtları da etkiler.
Nasıl Koku Alırız?
Koku alma, burundan ve ağızdan alınan havanın içinde taşınan "Koku Molekülleri"nin, burnun yaklaşık 7 cm gerisinde, üst konka ve burun kemiği etrafında bulunan, yaklaşık 1 cm2 lik "Koku Alanı"na ulaşması ile başlar.
Koku moleküllerinin "Koku Alanı’na ulaşması için normal nefes alma dışında, burun kaslarının sürece daha aktif katıldığı ve havayı burun çatısında bulunan "Koku Alanı’na daha fazla yönlendirebildiği koklama davranışı da katkı sağlar. Görme için göz hareketleri ne kadar gerekliyse, koku almak için de koklama davranışı o kadar gereklidir. Sağ ve sol burun boşluğu içerisinde yerleşmiş olan koku alanlarının her birinde hava içerisindeki koku molekülleri burunda bulunan koku alanına ulaştıktan sonra, bu bölgedeki epitel içerisinde çözünür ve "Koku Reseptör Hücresi" ile etkileşime girer.
Koku reseptör hücresi üzerinde Koku Bağlayıcı Proteinler bulunur. Koku bağlayıcı proteinler ile koku molekülleri etkileşime geçtikten sonra koku reseptör hücresinde bir elektriksel aktivasyon oluşur. Bu elektiriksel sinyal önce koku soğancığına oradan da beyindeki koku merkezlerine iletilir. Beyinde mevcut sinyal işlenir ve alınan kokunun tanımlanması gerçekleşir
Koku Alma Bozukluğu Nedenleri
Koku Alma Bozukluğuna yol açan nedenler arasında en sık olarak burun ve sinüs hastalıkları gelir. Allerjik rinit, Nazal polipler, sinüzit, ileri derecede burun kemiği ve kıkırdağı eğrilikleri, burun travmaları, burun eti büyümeleri, çocuklarda geniz eti sık rastlanılan burun kaynaklı koku alma bozukluğu nedenleridir. Bunun dışında üst solunum yolu viral enfeksiyonları ve kafa travmaları da en sık koku alma bozukluğu nedenleri arasında yer alan durumlardır.
Koku Tıbbının en zor alanlarından birisini kafa travmaları sonrası oluşan koku alma bozuklukları oluşturmaktadır. Özellikle oksipital bölge adının verdiğimiz başın arka tarafına alınan kafa travmaları ve burundaki koku alanı ile beyindeki koku soğancığı arasındaki bağlantıyı sağlayan ince deliklere sahip kemiksi yapının bulunduğu burun tavanına alınan kafa travmalarında sıklıkla koku kaybı ve koku alma bozukluğu ortaya çıkar. Koku reseptör nöronlarının bu travma sonrası kendini yenileme kapasitesi olmasına rağmen özellikle 2. nöronla bağlantı yollarını bulamamasından dolayı koku kaybı devam etmektedir. Bu gibi durumlarda "Endoskopik Koku Alanı Muayenesi" ve sonrasında "Koku Yolları İleri Görüntüleme Teknikleri" , "Psikofizik ve Elektrofizik Koku Testleri" ile problemin yeri ve şiddeti ortaya konmakta sonrasında problemin çözümü için hangi terapi tekniğinin kullanılacağına karar verilmektedir.
Burun ve sinüs hastalıkları, üst solunum yolu viral enfeksiyonları ve kafa travmaları dışındaki diğer koku alma bozukluğu nedenleri ise
- Konjenital ve Genetik Hastalıklar ile Koku Kayıpları
Bazı doğumsal ve ailevi hastalıklar koku kayıplarına yol açabilir. Bu yüzden koku kaybı ile gelen bir hastamızın bu şikâyetlerinin ne kadar süredir var olduğu, nasıl başladığı ve ailesinde başka bireylerde olup olmadığı hastalığın tanısını konulmasında çok önemli bilgiler verir.
Koku bozukluğunun hipogonadizm ile yani testosteron eksikliği ile birlikte olduğu ve Kallman Sendromu adı verilen hastalık Doğumsal koku bozukluğunun en sık nedenlerinden birisidir. 1 / 85.000 oranında görülür ve infertilite kliniklerinde karşımıza çıkan durumlardan biridir. Bunun dışında bireyin üreme yeteneklerinde herhangi bir problem olmadan sadece doğumsal olarak koku alma bozukluğu yaşanan durumlar da vardır. İzole Doğumsal Koku Körlüğü adı verilen bu hastalıkta her 5000 kişide 1 oranında görülerek toplumda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
- Nörolojik Hastalıklar ve Koku Alma Bozukluğu
Son yıllarda Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara "Koku Alma Bozukluğu" şikâyetlerinin de eşlik ettiği saptanmıştır. Öyle ki özellikle Parkinson Hastalığında hiç bir nörolojik bulgu başlamadan kokualma bozukluğu şikâyeti başlamakta ve nörologlar hastaların erken teşhisinde hastaları Koku Hastalıkları ile uğraşan KBB Uzmanlarına yönlendirerek Koku Testlerinin yapılmasını istemektedir.
Koku duyusunun hafıza ile yakından ilişkisi, koku merkezlerinin hafıza merkezleri ile olan bağlantıları Fonksiyonel MR teknolojisi ile birlikte daha net ortaya konulmuştur. Bu yüzden Unutkanlık şikayeti başlayan hastalara "Klasik Koku Fonksiyon Testleri"ne ek olarak "Koku Hafıza Testleri"ni de yapmak gerekmektedir.
Doç.Dr.Aytuğ ALTUNDAĞ
aaltundagkbb@yahoo.com